Selam!

Dubleks evinin merdivenleri, koltuk yastıklarından yapılmış olan zengin insanı bilir misiniz?

Peki ya bebeği, iki buçuk litrelik pet şişeden olan çileli anneyi?

Ya da…

Babasının gömleklerinin şeffaf ambalajlarından, yazı tahtası yapmış kızgın öğretmeni,

Bahçesindeki sayı sayma fasulyeleri ve çubuklarından oluşan çer çöpü, süpüre süpüre bitiremeyen huysuz ihtiyarı,

Su şişesi ve şarj kablolarının harika birleşimi ile hastalarına serum takan doktoru,

Biberonundan damlattığı suyla gözyaşı döken kederli aşığı,

Duvardan düşmesin diye herbir kapağı yarım dakikada açabilse de koliden dolabı ile gurur duyabilen, 2000’lerin DIY kraliçesini duydunuz mu?

Bir de şey var tabii; pijama altlarının bacaklarını tel tel kesip kafasına geçirerek, küt saçlarını uzatan Rapunzelimsi.

Yok, olmadı değil mi?

Öyleyse tanışalım, onların hepsi biziz.

Evet evet, biz!

Aynı bedende yaşayan iki kişiyiz.

Bir kadın ve bir çocuk.

Ya da bir kadın ve içsel çocuk.

Kadının sesini duymaktasınız, çocuğu ise az önce gördünüz.

…ve burası bizim yeni oyun alanımız, hoş geldiniz!

Şimdi, diyelim ki burası yeni bir dünyaymış. Burada hayatın sırrı, bilge çocuklardan öğrenilirmiş. Yine bu çocuklar, yetişkinlere olmak istedikleri her şeyi deneyebilme hakkı tanır ve hata yapma özgürlüğü verirmiş.

E, oyun dediğinizin kuralı olur tabii, buyrunuz;

Kabul et, unutma, incitme. Çünkü tüm malzeme kusurlu elbette.

Haydi başlayalım, biiir ikiii üüüç ebeyim!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.